Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, en büyük sorunlardan biri Yemen Sorunu olarak karşımıza çıkar. Yemen, İngiliz etkisinin en yoğun olduğu bölgelerden biri haline gelmiştir. Bu coğrafyada özellikle Zeydi mezhebine mensup yerel halk, sürekli olarak Osmanlı İmparatorluğu’na karşı isyanlar çıkarmış ve Osmanlı yetkililerine saldırmaktan çekinmemişlerdir.
Bu isyanlarda İngiltere’nin teşvik ve kışkırtmalarının etkisi büyüktür. İngiliz istihbaratının iyi eğitilmiş ajanları, şeyh ve derviş kılığında dolaşarak anti-Osmanlı propagandası yapmışlardır. Bu şekilde karakteri zayıf ve kişisel çıkarları uğruna her türlü hainliğe girişen bazı kişiler, Türk askerlerini hedef alacak kadar ileri gitmişlerdir. Bu trajik sorunu daha iyi anlayabilmek için, olayların başladığı noktaya dönelim ve Yemen üzerinde oynanan oyunların neler olduğunu görelim.
Yemen Sorunu – Zeydiler
Burada ilk dikkat etmemiz gereken şey, isyancı Zeydilerin özellikleridir. Mutezile geleneğine sahip olan Zeydiler, Osmanlı’ya bağlandıklarından beri, Osmanlı Sultanı’nı halife olarak kabul etmeye yanaşmamışlardır. Dolayısıyla devlet sistemine tam anlamıyla kanalize olamamışlar, bu da sömürgeci devletler tarafından rahatlıkla kullanılmalarının kapısını açmıştır.
Hatta Zeydiler, Osmanlı hilafetini tanımadıkları gibi, kendi başlarındaki “imam” diye tanımladıkları liderlerini halife olarak görmüşlerdir. Tüm bu şartlar göz önüne alındığında, Yemen sorununun daha iyi anlaşılması mümkün olacaktır. Yani Osmanlı’ya isyan eden, hilafete bağlı ehl-i sünnet bir grup değil, Osmanlı hilafetini reddeden ve harici bir anlayışla hareket eden İngiliz yanlısı Zeydilerdir.
Sultan Abdülaziz zamanında 1872 yılında isyan eden ve bu isyanları Ahmet Muhtar Paşa’ca bastırılan Zeydiler, Sultan 2.Abdülhamid zamanında da rahat durmamışlardır. Bu defa, 1891 yılında İmam Hamidüddin önderliğinde ayaklanan Zeydiler, uzun müddet devletin başını ağrıtmıştır. Her ne kadar 1897-1898 yıllarında, büyük harekâtlar düzenlenmişse de Yemen’de tam bir sükûnet sağlanamamıştır.
1904 yılında İmam Hamidüddin’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu İmam Yahya döneminde ise, artık Yemen, uğruna anaların türküler yaktığı bir ateş çukuruna dönmüştür. İmam Yahya isimli bu İngiliz piyonu, yeryüzündeki son bağımsız Müslüman devletin askerlerine, Avrupalı sömürgecilerin veremeyeceği kadar zarar vermiş, binlerce Anadolu yiğidinin katledilmesine sebep olmuştur.
Arap İsyanı – Ajan Lawrence
Bu katliamların başında İmam Yahya kadar rolü olan bir de İngiliz ajanı bulunmaktadır ki bu meşhur casus Thomas Edward Lawrence’dir. Özellikle 1.Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’ya karşı Arap İsyanı’nı başlatan ve Araplara “Osmanlı zabitlerinin (subaylarının) üniforma düğmelerinin altın kaplama olup her kim zabit düğmelerinden 5 tane getirirse bu düğmeler 2 İngiliz lirasına satın alınacaktır” diyerek, adeta bir insan avı başlatan mahir İngiliz ajanıdır.
Lawrence, yıllarca Arapların içinde kalmış, onların dillerini, kültürlerini çok iyi öğrenmiş ve bir şeyh kılığında çölden çöle dolaşarak, Arap milliyetçiliğini içten içe körüklemiştir. Dahası, Mekke Şerif’i Hüseyin’i bile avucunun içine alıp bir kukla gibi oynatmıştır.
Özetle İngilizler, hem Arap milliyetçiliğini kullanarak kendilerince zeki bir politika izlemişler, hem de isyancıların kan dökücü eylemlerini parayla ödüllendirmişlerdir. Öldürülen ve parçalanan her Osmanlı zabitinin üniformasından sökülen düğmeleri, bunun en bariz kanıtıdır.
İşte bu yüzdendir ki Yemen Cehennemi’ne düşen Osmanlı’nın yiğitleri, sırf iki İngiliz altını için delik deşik edilmiş ve Yemen’i kavuran çöl sıcağından bin kat fazlası Anadolu’daki yürekleri yakmıştır. Bir soru tutturmuştur Türk Milleti Yemen Türküsü’yle;
Ano Yemendir,
Gülü çemendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir?