İlkbaharın gelmesi, toprağın "ana" olarak kabul edildiği, doğayla iç içe geçen ve güneşin hayat kaynağı olarak görüldüğü Türk halkı için sevincin, tazelenmenin ve umutların yansımasıdır.
İlkbaharın gelmesi, toprağın “ana” olarak kabul edildiği, doğayla iç içe geçen ve güneşin hayat kaynağı olarak görüldüğü Türk halkı için sevincin, tazelenmenin ve umutların yansımasıdır.
Nevruz Bayramı Nedir, Ne zaman Kutlanır?
Nevruz, Türk dünyasının doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine uzanan geniş coğrafyada varlığını sürdüren halkların ortak bir şekilde benimsediği ve coşkuyla kutladığı özel bir bayramdır. Bayramların kökeni, ulusal ve dini inançlardan, toplumu etkileyen belirgin olaylardan ve doğanın insan vücudu üzerinde farklı izler bıraktığı zamanlardan kaynaklandığı düşünülür.Nevruz bayramı, yerleşik ve göçer Türk topluluklarında hayatın bir parçası haline gelmiş olan toy, yuğ, sürgün avı ve şölen gibi köklü geleneklerden biridir. Kadim Türk gelenekleri, tarihini net olarak tespit edemediğimiz dönemlerden kalan engin birikimlerdir. Nasıl, neden, niçin gibi sorulara gerek duyulmaksızın atadan oğula kalan köklü birer miras gibidir. Baharın müjdecisi Nevruz da bu kapsamda değerlendirebileceğimiz bir Türk geleneği olarak varlığını sürdürmektedir.Nevruz Bayramının Tarihi Nedir?
Nevruz geleneği, İslamiyetin benimsenmesinin çok öncesine dayanan tarihi ile, din ve mezhep farklılığı gözetmeksizin bütün Türk halklarına malolmuş bir kültür ürünü olarak birleştirici bir rol üstlenmiştir.1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan, 21 Mart’ta kutlanan Ergenekon-Nevruz Bayramı‘nı “Milli Bayram” ilan etmişlerdir. Nevruz geleneğinin Türkiye’de resmi olarak bayram kabul edilmesi ise 1991 yılında gerçekleşmiştir.Nevruz; Türk halklarını birbirine bağlayan, Ergenekon’da demirden dağları eriterek dirilen kahraman atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. Binlerce yıldır yanan bu ateş, geçmişte olduğu gibi gelecekte de kıvılcımlarından milyonların gönlünü tutuşturarak Türk kültür ocağında Türk neslinin ruhunu ısıtacaktır.
Nevruz’un Türk Topluluklarındaki Karşılığı nedir?Azerbaycan – Bozkurt Bayramı, ErgenekonKazak Türkleri – Ulus GünüTürkmenler – Teze YılUygur Türkleri – Yeni GünKarakalpaklar – Ergenekon BayramıGagavuzlar – İlkyazKaraçay-Malkar Türkleri – Gollu, ToyBaşkurt Türkleri – Ekin BayramıHakas Türkleri – Ulu KünAltay Türkleri – Cılgayak Bayramı
Ergenekon Destanında Nevruzun Konumu Nedir?Bir gün bütün kavimler Kök-Türkler’e karşı birleşerek onları hile ile yendiler. Kök-Türkler’in çadırlarını, mallarını, yurtlarını yağmaladılar. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri kendilerine köle yaptılar. Bu yağmadan kurtulan Kıyan/Kayan ve Negüş/Tukuz bir gece kadınlarıyla birlikte atlanıp kaçtılar. Yurda geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular.Dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım deyip dağa doğru sürülerini sürüp gittiler. Vardıkları yerde akarsular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar vardı. O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar ve buraya “Ergenekon” adını koydular. Dört yüz yıl sonra Ergenekon’da kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki sığmadılar. Bu sebepten buradan çıkış yolları aramaya koyuldular.O zaman bir demircinin önerisiyle dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler ve ateşlediler. Tanrı’nın gücüyle ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri yeni yılın başladığı gece Kök-Türkler’de adettir. O günü bayram sayarlar. Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. Önce Kağan bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler de öyle yapar. Bugünü mukaddes bilirler, böylece Tanrı’ya şükretmiş olurlardı.